1 Eylül Dünya Barış Günü

Yannis Ritsos’dan

Barış

Çocuğun gördüğü düştür barış.
Annenin gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen, sevda sözleridir barış.

Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle, döner ya baba
elinde yemiş dolu bir sepet;
ve serinlesin diye su,
pencere önüne konmuş, toprak bir testi gibi,
ter, damlalarıyla alnında…
barış budur işte.

Evrenin yüzündeki, yara izleri kapandığı zaman,ağaçlar dikildiğinde, top mermilerinin açtığı çukurlara,
yangının, eritip tükettiği yüreklerde
ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun,
ölüler, rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık,
boşa akmadığını bilerek kanlarının,
barış budur işte.

Barış, sıcak yemeklerden tüten, kokudur akşamda
yüreği, korkuyla ürpertmediğinde, sokaktaki, ani fren sesi
ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece.
Barış, açılan bir pencereden, ne zaman olursa olsun
gökyüzünün dolmasıdır içeriye.

Bir tas sıcak süttür barış, ve uyanan bir çocuğun, gözlerinin önüne tutulan kitaptır.
Başaklar uzanıp, ‘ışık! ışık! ‘ diye fısıldarken birbirlerine!
Ufkun yalağından taşarken ışık
Barış budur işte.
Kitaplık yapıldığı zaman, hapishaneler
geceleyin, kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü
ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman, bir bulutun arkasından
cumartesi akşamı, berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi gibi;barış, budur işte.

Geçen her gün, yitirilmiş bir gün değil de
sevinç yapraklarını, akşamın içine salan, bir kök olduğu zaman
Kazanılmış bir gün, hak edilen bir uyku, olduğu zaman.
Acıyı kovmak için, zamanın dört bucağından,
güneşin, ışıktan çizmelerini hemen çektiğini, duyabilmektir barış

Barış, ışın demetleridir, yaz tarlalarında,
iyilik alfabesidir, mısralarında şafağın.
Herkesin ‘kardeşim’ demesidir birbirine,
yarın yeni bir dünya kuracağız’ demesidir;
ve kurmamızdır, bu dünyayı türkülerle.
Barış budur işte.
Ölüm, çok az yer tuttuğu gün, yüreklerde,
mutluluğu gösterdiğinde, güven dolu parmağı yolların,
ozan ve emekçi insan, eşitlikle çekebildiği gün içlerine,
büyük karanfilini alacakaranlığın…
barış, budur işte.

Barış, sımsıkı kenetlenmiş, elleridir insanların
sımsıcak bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın.
Barış, bir annenin, gülümseyişinden başka bir şey değildir.

Ve toprakta, derin izler açan sabanların
tek bir sözcüktür, yazdıkları: Barış.
Dizelerimin, rayları üzerinde
buğday ve güller yüklenmiş
geleceğe doğru yol alan, bir trendir barış

Kardeşlerim,
barış içinde, derin derin soluk alıyor, tüm dünya
bütün düşleriyle
Verin ellerinizi kardeşlerim
Barış budur işte.

 

Ritsos’un şiirinde umutsuzluğa yer yoktur. Ona göre ozan karanlıkta görebilen insandır. Şiirlerindeki teatral kurgu gücü, çevremizdeki her şeyi görsel olarak resmetmemize olanak tanır. Şiirin yalnızca entelektüeller tarafından değil, tersane işçileri, balıkçılar ve taksi şöförleri tarafından da bilinmesi gerektiğinin özlemini duymuş ve bunu ülkesinde gerçekleştirmiştir. Ömrünün sonuna kadar şiir yazarak ve resim yaparak yaşamıştır. Çünkü bu onun varoluş biçimidir. 1977 yılında uluslar arası barış ödülünü alan Yannis Ritsos’un Barış isimli şiiri yakın tarihe ışık tutan ve insan eliyle yaratılan felaketlerin nasıl ortadan kaldırılabileceğini anlatan destansı bir şiirdir.

Scroll to Top