Yapay Zeka Kaynaklı İş Kayıpları Ciddi Bir Tehdittir

 

“İnsansı bir robot “personel”, 5 Ağustos 2024’te Çin’in Zhejiang eyaletinin Ningbo kentindeki bir fabrikada ağır bir yükü taşıyor.”

 

Holly Buck – Matt Huber / 14.07.2025

Çeviren: Nezih Kazankaya

Çoğu tahmine göre, yapay zekanın artan kullanımı önemli iş kayıplarına yol açacak. Ciddi bir aksama olasılığı, eşitlikçi politika çözümleri üretmeye hemen başlamamızı gerektiriyor.

YZ kaynaklı iş kayıplarına ilişkin artan kaygı kamuoyunun bilincine de yansıdı.

On yıl önce, Silikon Vadisi’ndeki ev partilerinde, yaklaşan otomasyon dalgasına çözüm olarak evrensel temel gelir hakkında konuşmalar yapılıyordu. Bir yıl önce, bilgisayar bilimcileri tahminlerini sadece açık erişimli arşiv arXiv’de değil, aynı zamanda (İvanka Trump tarafından önerilen) Durumsal Farkındalık  (https://situational-awareness.ai)  ve Kademeli Güçsüzleştirme (https://gradual-disempowerment.ai)  gibi zarif bir şekilde biçimlendirilmiş bağımsız web sitelerinde de detaylandırmaya başladılar. Bunu (J. D. Vance tarafından okunan) YZ 2027 (https://ai-2027.com)  izledi.

Geçtiğimiz ay, Barack Obama’nın X akışından Time dergisine ve New York Times‘a kadar, YZ kaynaklı iş kaygısı popüler konu haline geldi. Bilinmeyene doğru hızla ilerleyen bir Lunapark hız treninin tepesindeymiş gibi hissetmekle karşı karşıya kalanların normal tepkileri arasında duygusal olarak mesafe koymak ya da büyük öngörüleri abartılı reklam olarak görmek yer alıyor. Elbette bu teknoloji şirketlerinin iş modeli, ürünlerinin işgücünün yerini alarak para tasarrufu sağlayacağını vaat etmek; bizim buna inanmamızı istemektir.

Ayrıca, bu kaygıya karşı bir tepki de ortaya çıktı. Apple araştırmacıları tarafından yayınlanan ve büyük dil modellerinin aslında mantık yürütmediğini belirten bir makale viral oldu (https://machinelearning.apple.com/research/gsm-symbolic) ve ilerlemenin durduğu ve YZ balonunun patlamak üzere olduğu yönündeki iddiaların kanıtı olarak gösterildi. Açık kaynak geliştiricilerin YZ araçlarını kullandıklarında kullanmadıklarına göre daha yavaş çalıştıklarını ortaya koyan bir başka yeni çalışma da, YZ’nın ilerlemesine ilişkin tahminlerin abartılı olabileceği görüşünü destekledi (https://metr.org/blog/2025-07-10-early-2025-ai-experienced-os-dev-study).

YZ nedeniyle işçilerin işlerini kaybetmesinin gerçek bir sorun olduğunu düşünüyoruz. Ve bu sorun, on yıl sonra ya da uzak bir gelecekte değil, şu anda odaklanmamız ve dikkatimizi vermemiz gereken bir sorun. Bu sorun, yaklaşan bir tehdit olmakla birlikte, aynı zamanda siyasi bir fırsat da sunuyor. Yakın gelecekte seçim döngülerinde öne çıkan bir konu olacak ve Sol, bu sorunu ele almak için politika önerileriyle hazırlıklı olmalı.

Fırsatı Yakalamak

Sol’un bu siyasi fırsatı heba etmesi fazlasıyla kolay olacaktır. Özellikle iki eğilim, YZ kaynaklı iş kaybı sorununa yeterli bir yanıt geliştirmemizi engelleyebilir.

Birincisi, YZ imparatorluklarına karşı parçalı direniş. “YZ” üzerinde çalışan bir dizi ilerici sivil toplum kuruluşu ve akademisyen yok mu? Var – ancak “üzerinde çalıştıkları” konular çeşitlilik gösteriyor ve çoğu zaman bölümlere ayrılmış durumda; bu insanların çoğu gözetim (https://ainowinstitute.org/publications/ai-now-coauthors-report-on-surveillance-prices-and-wages), YZ güvenliği (https://datasociety.net/announcements/2024/03/18/ensuring-ai-safety-begins-with-addressing-algorithmic-harms-now/), marjinal gruplara karşı algoritmik önyargı (https://www.ajl.org/), çevresel etkiler (https://datasociety.net/research/climate-technology-and-justice/), çöp ve platform çürümesinden kaynaklanan kültürel bozulma (https://www.wired.com/story/tiktok-platforms-cory-doctorow/), yaratıcılık (https://libraopen.lib.virginia.edu/public_view/3n203z326), varoluşsal risk (https://safe.ai/ai-risk), düzenleme ve denetim (https://ainowinstitute.org/publications/research/4-a-roadmap-for-action-make-ai-a-fight-about-power-not-progress) gibi önemli konuları ele alıyor. YZ politikası üzerinde çalışan insanlar birden fazla cephede savaşıyor ve bazıları endüstri tarafından finanse ediliyor ve bir dereceye kadar ele geçiriliyor.

Özellikle YZ ve işgücüne odaklanan kişi sayısı çok daha az. Teknoloji politikasının dışında, sendikalar YZ’nin sonuçlarıyla ilgileniyorlar (https://jacobin.com/2024/11/union-contracts-artificial-intelligence-workers), ancak aynı zamanda ücretler ve çalışma koşulları, sendikasız işçilerin örgütlenmesi ve benzeri konularda daha acil mücadelelerle de meşguller.

Sol’un YZ işçilerinin işten çıkarılması konusunda öncülük etme fırsatını kaçırma ihtimalinin ikinci nedeni, birçok solcunun gelişmekte olan teknolojiyle kurduğu karmaşık ilişkidir. Bir teknolojiyi kapitalist sistemle ve içinde geliştiği belirli güç ilişkileri matrisiyle birleştirme yönünde yaygın bir eğilim var. Bu doğrultuda, YZ bazen kapitalist toplumsal ilişkiler bağlamında tamamen olumsuz bir olgu, egemen sınıfın insan emeğini aşağılamak ve onun yerini almak için kendi çıkarları doğrultusunda kullandığı bir dizi teknoloji olarak analiz edilmektedir (https://jacobin.com/2024/11/technology-automation-ai-deskill-power).

Sol’daki ve YZ politikalarındaki mevcut dinamikler, proaktif bir şekilde politika fikirleri üretmek yerine YZ kaynaklı iş kayıplarına karşı sadece tepkisel davranma riskiyle karşı karşıya olduğumuz anlamına geliyor.

Teknolojiyi kamu yararına şekillendirmek için bir hareket olsa da, Leigh Phillips’in yazdığı gibi (https://www.theguardian.com/commentisfree/ng-interactive/2025/mar/11/democrats-liberal-technology-innovation), Sol’un teknolojiyi özgürleşme için kullanma konusunda iyimser olması gerekse de, akademik veya politika odaklı çevrelerde tecrit edilme eğilimindedir. Tekno-kötümserlik, en iyi ihtimalle, YZ’nin nasıl kullanılacağından ziyade, YZ’nın “yönetişimine” ilişkin tanımlanmamış kavramlara odaklanma eğilimine yol açmakta ve YZ’nın bilgi işlem teknolojilerini nasıl demokratikleştirebileceği veya yeni eğitim yöntemleri açabileceği konusundaki tartışmaları sınırlamaktadır.

YZ, çok kötü tanımlandığı için özel bir muamma yaratıyor; “yapay zeka”nın ne olduğuna dair net bir tanım olmadığından, oligarkların, platform kapitalizminin, gözetim devletinin yerine geçerek reddedilmesi gereken kötü bir çöp yığını haline geliyor.

Kısacası, Sol’daki ve YZ politikalarındaki mevcut dinamikler, proaktif bir şekilde politika fikirleri üretmek yerine, YZ kaynaklı iş kayıplarına karşı sadece tepkisel olma riskini taşıdığımız anlamına geliyor. Bir sonraki makalede, YZ’yi bir kamu hizmeti olarak düzenlemekten Yeni Düzen (New Deal) tarzı bir kamu istihdam programına kadar bu sorunlara bazı siyasi çözümleri gözden geçirecek ve önereceğiz. Burada, YZ kaynaklı iş kaybının gerçekten bir sorun olup olmadığı konusundaki Sol’daki tartışmayı değerlendirerek başlıyoruz.

Şu Anda Ne Kadar Tehdit Oluşturuyor?

Şimdiye kadar, YZ ile emeğin geleceği, çoğunlukla çalışma ekonomistleri tarafından yönetilen iki taraflı bir “tartışma” olmuştur. Bir taraf YZ’nın büyük iş kayıplarına neden olacağına inanıyor. Bu görüşün ana kanıtı ise, YZ şirketlerinin iş teklifinin tam anlamıyla bu olduğu, yani işletmelerin ürünlerini işgücünden tasarruf etmek için kullanacağıdır.

Bankalar ve danışmanlık firmaları büyük rakamlar ortaya koyuyor: Goldman Sachs, dünya çapında 300 milyon tam zamanlı işin ve mevcut işlerin dörtte birinin tamamen YZ tarafından gerçekleştirilebileceğini söyledi; McKinsey analistleri, Amerika Birleşik Devletleri’nde şu anda çalışılan saatlerin yüzde 30’unun otomatikleştirilebileceğini öngördü (https://www.mckinsey.com/mgi/our-research/generative-ai-and-the-future-of-work-in-america). (Bu danışmanlık firmaları da yapay zekaya karşı savunmasızdır ve yapay zeka “ajanlarının” belirli çok basamaklı görevleri yerine getirmek için özerk olarak hareket ettiği kendi ajan yapay zeka platformlarını oluşturmak için yarışmaktadır).

Ancak diğer taraftaki çalışma ekonomistleri, YZ’nin yeni işler de yaratacağını savunuyor. İşler bir dizi görevden oluşur ve YZ araçlarının tüm bu görevlerin yerini alması pek olası değildir. MIT ekonomisti David Autor ve meslektaşları tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2018’deki istihdamın yüzde 60’ından fazlası 1940’ta var olmayan iş unvanlarında gerçekleşti ve “yeni işler” yeni teknolojileri içeren (drone operatörleri, tekstil kimyagerleri), değişen demografik özellikleri yansıtan (hipnoterapistler, şarap garsonları) ve gig çalışma pozisyonlarını (talep üzerine alışveriş yapanlar ve kişisel sürücüler) içeren yeni iş unvanlarını içeriyordu (https://shapingwork.mit.edu/wp-content/uploads/2023/10/Autor-May-2022.pdf). YZ henüz hayal bile edemediğimiz yeni şeyler üretecek ve insan emeğinin yerini almayacak, onu artıracaktır.

Teknolojik değişimle birlikte eski işlerin yerini yeni iş türlerinin aldığı doğrudur. Ancak tarihin burada güven verip vermediğini değerlendirirken iki nokta önemlidir. Birincisi, işlerin “her zaman nasıl gittiğine” dair iddialarda bulunmak için yeterli veri yoktur: evet, daha önce tarımdan imalata ve hizmet ekonomilerine geçişler olmuştur, ancak bu yine de sadece iki geçişten oluşan bir örneklem büyüklüğüdür. İkinci olarak, bu daha önceki geçişler de rahatlama nedeni olmamalıdır, çünkü hala ortaya çıkmakta ve etkileri hala yankılanmaktadır. ABD seçim siyaseti, devletin bu geçişleri yönlendirmedeki başarısızlığı ile şekillenmeye devam ediyor.

Bazı ekonomistler, teknoloji girişimcilerinin “yenilikçilik rantları” talep edecekleri konusunda uyarıda bulunarak daha incelikli bir pozisyon alıyor. Anton Korinek ve Joseph Stiglitz şöyle yazıyor: “Biz iktisatçılar, teknolojik ilerlemenin herkesi daha iyi bir duruma getirebileceğini söylemekle kendimize çok kolay bir hedef koyuyoruz – bunu nasıl gerçekleştirebileceğimizi de söylemeliyiz” (https://www.degruyterbrill.com/document/doi/10.7208/9780226613475-016/html?lang=en&srsltid=AfmBOorPK9VWqWsKK2BIv0Jog2R-ggwBc8svEu2lFl7euV37ZlDll5hj).  Eşitsizlik artıyor çünkü yenilikçiler bir artı kazanıyor ve yenilik piyasaları tamamen rekabetçi olmadığı sürece, kazandıkları bu artı yenilik maliyetlerini aşacaktır, diye açıklıyorlar. Buna ek olarak, yenilikler piyasa fiyatlarını etkiler ve emek ve sermaye gibi faktörlere olan talebi değiştirir. “YZ çok çeşitli ücretleri düşürebilir ve girişimcilere yeniden dağıtımını sağlayabilir” sonucuna varıyorlar.

Marksist Perspektifler

Teknolojinin daha açık bir Marksist analizi de burada faydalı olacaktır. Karl Marx, kapitalizm altında teknolojinin toplumu iyileştirmek veya emeğin “yükünü hafifletmek” için değil (https://www.marxists.org/archive/marx/works/1867-c1/ch15.htm#S1), sermaye için artı değer veya kâr üretmek için geliştirildiğini savundu. Bu nedenle, sermaye, mevcut en ucuz işgücünden daha ucuza iş görmediği sürece teknolojiyi kullanmayacaktır (Marx, bu tür işgücünün maliyeti “hesaplanamayacak kadar düşük” olduğunda, sermayenin makineler yerine fazla nüfusun kadın işgücünü kullanmaktan memnun olduğunu esprili bir şekilde anlatmıştır) (https://www.marxists.org/archive/marx/works/1867-c1/ch15.htm#S2.

Bu açıdan bakıldığında, sermayenin teknik ve profesyonel işlerin yüksek maliyetli emeğini, yani YZ’nın yarattığı yıkıma en açık görünen iş biçimlerini otomatikleştirmede güçlü bir çıkarı olduğu açıktır. Bununla birlikte, sermayenin hesaplanması hâlâ YZ araçlarına bu emekten daha düşük bir maliyetle erişmesine bağlıdır. Şu anda, YZ firmaları, maliyetlerini artırmadan önce kullanıcıları çekmek için bu araçları düşük fiyatlarla sunmayı hedefliyor (https://www.nytimes.com/2025/06/11/opinion/open-ai-big-tech-advertising.html). Aslında, yeterli gelir yaratmanın genel anlamda kârı veya “iş modeli” hakkında ciddi sorular mevcut (https://www.ft.com/content/258bfa07-f43c-459c-82f1-ea61235d73bb) ve bazı eleştirmenler, şirketlerin ürünlerini kârlı olmayan modeller üzerine inşa etmeleri nedeniyle tüm teknoloji sektörüne yayılabilecek bir eşikaltı YZ krizi öngörüyor (https://www.wheresyoured.at/anthropic-and-openai-have-begun-the-subprime-ai-crisis/).

YZ’nin bu tür emeğin yerini almak isteyen kapitalistlere maliyeti, bu tür otomasyonun ne kadar yaygınlaşacağını belirlemede önemli olacaktır. Yine de, Marx’ın mantığı göz önüne alındığında, Sol’un kapitalistlerin bu yeni teknolojiyi işçiler pahasına kendilerini zenginleştirmek için nasıl kullanacakları konusunda alarma geçeceğini düşünebilirsiniz. Anında değiştirilebilen iş gücümüzün ne yararı var?

Marx ayrıca kapitalizmde hızlı teknolojik değişimin ana ürününün, teknoloji tarafından “serbest bırakılan” yoksul işsizlerden oluşan bir “yedek ordu” üretmek olduğunu güçlü bir şekilde savunmuştur. Bu fazla nüfusun maruz kaldığı yoksulluk ve sefalet — geçici de olsa — patlayıcı bir siyasi güç haline gelebilir ve istihdam edilen işgücünün taleplerini ve gücünü sınırlayabilir.

Yapay zeka, yüzyılı aşkın bir süredir kapitalist istikrarın ana kaynağını, yani makul ücretlerden ve iş yerinde bir miktar özerklikten yararlanan görece istikrarlı orta sınıf işçileri tam kalbinden vurabilir.

Marx ve Marksistler bunun Sanayi Devrimi’nden bu yana çeşitli kol emeği türlerini nasıl etkilediğini belirtmişlerdir, ancak “zihinsel” veya “bilişsel” emeğin yaygın otomasyonu beklentisi “profesyonel-yönetici sınıfı” veya en azından bir kısmını “proleterleştirme” sürecini başlatabilir. Bu işçiler eninde sonunda yeni iş kollarına geçecek olsalar bile, bu geçiş her zaman sorunsuz olmayabilir ve siyasi olarak değişkenlik gösterebilir (yüksek işsizlik oranlarının vurduğu sanayisizleşmiş Pas Kuşağı bölgelerinin çok sayıda Donald Trump’a kaymasında gördüğümüz gibi) (https://jacobin.com/2024/01/rust-belt-union-blues-review-union-hall-working-class-politics).

Aslında, emek ve sermaye arasında bir “orta sınıfın” varlığını sürdürmesi, Marx’ın küçük bir kapitalist sahipler grubu ile giderek niteliksizleşen bir proleter kitlesi arasında artan sınıfsal kutuplaşma öngörüsünü çürütüyor olarak görülmüştür (https://www.google.com/books/edition/Between_Labor_and_Capital/-LPgx62t86gC?hl=en&gbpv=0). Marx neyi öngörmüş veya öngörmemiş olursa olsun, YZ, bir asırdan fazla süredir kapitalist istikrarın önemli bir kaynağı olan, makul ücretler ve işte bir miktar özerkliğe sahip, çıkarlarını (çoğunlukla) sermayenin çıkarlarıyla uyumlu gören, nispeten istikrarlı orta sınıf işçileri tam kalbinden vurabilir.

Dahası, Autor’un da belirttiği gibi (https://www.noemamag.com/how-ai-could-help-rebuild-the-middle-class/), eğitimli profesyoneller becerilerine dayanarak işgücü piyasasında avantajlar elde edebildiyse, YZ temelli niteliksizleştirme bu kapasiteleri daha yaygın hale getirebilir ve böylece bu tür işçiler ile daha güvencesiz hizmet ve bedensel işlerde çalışan düşük ücretli meslektaşları arasındaki kutuplaşmayı azaltabilir.

Ayrıca, nitelikli ve eğitimli işçilerin geniş kesimleri için güvencesizliğin aniden artması, aslında bu işçiler ile daha geniş işçi sınıfı arasındaki dayanışmayı artırabilir. Yüksek maaş, kişiyi kapitalizmin yıkımlarından koruyor gibi görünse de, çoğu profesyonel işçi, diğer tüm işçi sınıfı mensupları gibi hayatta kalmak için nihayetinde ücretlerine güvenmektedir. Başka bir deyişle, onlar da işçidir ve kendilerini öyle görmelidirler.

Endişelenecek bir şey yok mu?

Ancak Sol genellikle YZ’nın büyük iş kayıplarına neden olabileceği konusunda şüpheci davranma eğilimindedir – ve bu nedenle bu tür geniş bir işçi dayanışması inşa etme fırsatını kaçırma riski ile karşı karşıyadır. Bu göz ardı etmenin bir kısmı, kulağa şirket yutturmacası gibi gelen şeylere güvenmeme yönündeki anlaşılabilir bir eğilimden kaynaklanıyor. YZ’nın en keskin eleştirmenlerinden biri sosyolog Antonio Casilli, yakın zamanda çevrilen kitabı Waiting for Robots: The Hired Hands of Automation (Robotları Beklerken Atomasyonun Kiralık Elleri) adlı kitabında şu noktalara dikkat çekiyor (https://press.uchicago.edu/ucp/books/book/chicago/W/bo239039613.html):

Büyük teknoloji şirketlerinin ve girişimlerin büyük vizyonlarına rağmen, YZ gerçeği sürekli olarak küçülüyor: Kullanıcılara otonom araçlar vaat ediliyor, ancak onlar sadece sürücü destekli araçlar alıyorlar; karar verme yazılımları vaat ediliyor, ancak onlar sadece seçeneklerin bulunduğu bir açılır menü alıyorlar; robot doktorlar vaat ediliyor, ancak onlar sadece tıbbi arama motorları alıyorlar.

Casilli, dijital emeğe, özellikle de YZ eğitimine ve veri etiketlemeye odaklanmamız gerektiğini savunuyor ve bu da insan işçilerin yerini aslında başka insanların aldığını gösteriyor. “Çalışmalarımız modası geçmeye mahkûm değil; daha ziyade, platform kapitalistlerinin hikâye anlatımına uymaya çok hevesli olan vatandaşların, analistlerin ve politika yapıcıların görüş alanından kaydırılıyor ve gizleniyor” diye yazıyor. (Madhumita Murgia’nın Code Dependent https://us.macmillan.com/books/9781250339003/codedependent/ ve James Muldoon ve meslektaşlarının Feeding the Machine https://www.oii.ox.ac.uk/research/publications/feeding-the-machine-the-hidden-human-labour-powering-ai/ adlı kitapları da savunmasız, düşük ücretli dijital işçilere odaklanıyor). Bazı durumlarda, Casilli’nin tarif ettiği gibi, bu dijital platformlar sadece işgücünü başka yerlere kaydırmaktadır. Ancak iş kaybı da yaşanmaktadır; bu iki seçenek arasında bir seçim değildir.

YZ kaynaklı iş kaybı tehdidine yönelik bir diğer ciddi sol eleştiri ise Aaron Benanav’dan geliyor. 2020 tarihli kitabı Automation and the Future of Work’te (Otomasyon ve Çalışmanın Geleceği, https://www.versobooks.com/en-gb/products/2682-automation-and-the-future-of-work?srsltid=AfmBOoq6cCbijt5nP05Rqq6wCr2P7MQ_Gc7MFBuN3NnjTUbVyPuIQE4C) ekonomik büyüme yavaşladıkça iş yaratma oranlarının yavaşladığını ve son elli yıldır küresel işgücü talebinin düşmesinin sebebinin teknoloji kaynaklı iş kaybı değil, bu durum olduğunu açıklıyor. Benanav’a göre asıl mesele sanayisizleşmeden kaynaklanan ekonomik durgunluk. Benanav, yakın zamanda New York Times’da yayınlanan bir köşe yazısında (https://www.nytimes.com/2025/04/21/opinion/trump-tariffs-global-economy.html), üretken YZ’nın sağladığı üretkenlik kazanımlarının sınırlı olduğunu, temel hizmetlerde kapsamlı iyileştirmeler yaratmasının zor olduğunu ve ilerlemelerinin şimdiden yavaşladığını belirtiyor.

Bunların bir kısmına katılmakla birlikte – ekonomik durgunluğun altta yatan daha geniş bir sorun olarak ele alınması gerekiyor – sırf kapitalistler ürünlerini her zaman abartıyor ya da henüz başarılardan para kazanamadılar diye YZ’nin ilerlemesini reddetmek hata olur. Dahası, genel durgunluğa rağmen (özellikle işçi sınıfı için), kapitalist kârlılık 1970’lerin ekonomik krizinden bu yana önemli ölçüde geri kazanıldı (https://jacobin.com/2024/04/financialization-capitalism-competition-asset-management) ve bugün en kârlı şirketlerden bazıları YZ’ye büyük yatırımlar yapıyor (https://www.nbcpalmsprings.com/2025/06/14/big-techs-ai-spending-to-hit-325-billion-in-2025-up-46).

YZ’nin birçok tıbbi görevde insanlardan daha iyi performans gösterebileceğini (https://erictopol.substack.com/p/when-doctors-with-ai-are-outperformed), etkili psikoterapi sağlayabileceğini (https://ai.nejm.org/doi/abs/10.1056/AIoa2400802) ve insanların yazdıklarından daha popüler şiirler yazabileceğini (https://www.nature.com/articles/s41598-024-76900-1) gösteren hakemli çalışmalar ortaya çıkmaktadır. Mevcut YZ dalgasının önceki deneyimlerden ve aldatıcı döngülerinden gerçekten farklı olması mümkündür. Dahası, sermayenin tüm emeği otomatikleştirme yönündeki tarihsel çabası — en çarpıcı şekilde tarım ve imalat sektörlerinde — “hizmet” ve/veya “entelektüel” emeğin sonsuza kadar bundan muaf kalacağını göstermez.

Dolayısıyla, “YZ kaynaklı iş kaybı yaklaşan bir felaket mi yoksa bir hiç mi?” sorusu söz konusu olduğunda, sosyal medya platformlarının tartışmaları ikili tartışmalara dönüştürme eğilimi bizi yanıltıyor. Gerçek muhtemelen ortada bir yerdedir: YZ’nın yarattığı yıkım, insanların çoğunun işini yok etmeyecek, ancak yine de önemli olacak. İklim değişikliğinde olduğu gibi, orta yol senaryosu da, özellikle diğer sosyal ve ekolojik eğilimlerle birleştiğinde, son derece yıkıcıdır.

Bunun “şu anda” yaşanan bir sorun olduğunu savunuyoruz. Büyük çaplı bir işten çıkarma olduğuna dair sağlam bir kanıtımız yok, ancak birçok uyarı işareti mevcut. Shopify gibi şirketler, çalışanların projelerdeki personel sayısının YZ ile neden değiştirilemeyeceğini gerekçelendirmek zorunda kalacakları “önce YZ” şirketleri olma yolunda notlar gönderiyor (https://x.com/tobi/status/1909251946235437514?lang=en). San Francisco’nun en büyük özel sektör işvereni Salesforce’un CEO’su Marc Benioff ise YZ’nın artık şirketin işlerinin yüzde 30-50’sini gerçekleştirdiğini söylüyor (https://www.sfchronicle.com/sf/article/ai-work-employee-salesforce-20396370.php). Bu sadece Silikon Vadisi ile sınırlı değil: Ford Motor CEO’su Jim Farley, “YZ, ABD’deki tüm beyaz yakalı çalışanların tam anlamıyla yarısının yerini alacak” dedi (https://www.wsj.com/tech/ai/ai-white-collar-job-loss-b9856259?st=N6Z5iv).

İşe giriş seviyesindeki çalışanlar için özel bir endişe söz konusu. Financial Times, en büyük on beş teknoloji şirketinde yeni mezunların işe alımların sadece yüzde 7’sini oluşturduğunu ve 2023’e kıyasla yeni işe alımların dörtte bir oranında azaldığını bildiriyor (https://www.ft.com/content/5009fd1e-85db-433f-aa2b-55d9b88b6481). Anthropic CEO’su Dario Amodei, YZ’nın önümüzdeki bir ila beş yıl içinde tüm giriş seviyesi beyaz yakalı işlerin yarısını ortadan kaldırabileceğini ve yüzde 10-20 işsizliğe yol açabileceğini öngörerek büyük yankı uyandırdı (https://www.axios.com/2025/05/28/ai-jobs-white-collar-unemployment-anthropic).

Yine, karşıt görüşler de mevcut. The Economist, beyaz yakalı istihdamın payının hafifçe artması, işsizliğin düşük olması ve ücret artışının hala güçlü olması nedeniyle iş kıyametinin çok uzakta olduğunu savunuyor ve bu da firmaların henüz iş akışlarına YZ’yı çok fazla dâhil etmediğini öne sürüyor (https://www.economist.com/finance-and-economics/2025/05/26/why-ai-hasnt-taken-your-job). Ayrıca, YZ’ya para harcayıp da işe yarar sonuçlar göremeyen hayal kırıklığına uğramış CEO’lardan ve Alphabet ve Meta gibi hiper ölçeklendirme şirketlerinin teknolojiye yatırım yapıp da getiri elde edemediklerini aktarıyor (https://www.economist.com/business/2025/05/21/welcome-to-the-ai-trough-of-disillusionment). Şu anda yaşanan bir yıkıma dair kanıtlar hala yetersiz.

Yine de üç nedenden ötürü, etkileri tam olarak ortaya çıkmadan önce, şimdi bir yanıt geliştirmek için dikkatimizi vermemiz gereken bir sorundur. Birincisi, YZ’daki teknolojik ilerleme aynı hızda devam etmese bile, YZ’nin yetenekleri hâlihazırda işlerin yerini alabilecek düzeydedir. Şirketler iş akışlarına aracı YZ’yı dâhil etmeyi başarırsa, yerinden edilme daha da netleşecektir.

İkincisi, YZ ve işlerle ilgili sosyal medyadan kaynaklanan popüler duyarlılık, “YZ kaynaklı iş kaybı” ampirik gerçekliğinden farklı olabilir – ancak yine de güçlü bir siyasi güç olabilir. Örneğin, patojen olan SARS-CoV-2’yi, hem Sol hem de Sağ’da çevrimiçi olarak yayılan pandeminin farklı sosyal temsilleri olan “COVID”den ayırın. “YZ kaynaklı iş kaybı”, maddi etkilerden önce ve bunlardan bağımsız olarak bile tepki gerektiren siyasi bir futbol topu olabilir.

Üçüncüsü, yerinden edilmeyle mücadele etmek için ciddi fikirler ve siyasi güç oluşturmak zaman alır. Planlama, bunun büyük ölçekte gerçekleştiğini doğrulayan yeterli kanıt olmadan önce, hemen başlamalıdır.

Önümüzdeki Siyasi Tuzaklar

YZ konusundaki kamuoyu endişesi, daha geniş politikalarımızı yeniden yönlendirmek ve hatta Sol’u yeniden canlandırmak için eşsiz bir fırsat sunuyor. Ancak ortaya çıkan bir dizi tuzak var. Bunlardan ilki, YZ kaynaklı işten çıkarma tehdidini bir aldatmaca olarak görmezden gelip çözümlere öncülük etme fırsatını kaçırmamız riskidir.

Daha yüksek gelir getiren işler ortadan kalkarsa, bunun etkileri ekonomiye yansıyacak ve hizmet sektöründeki çalışanları da etkileyecektir.

İkincisi ise, Sağ’ın YZ kaynaklı işten çıkarmaları, Trump’ın tabanına oynayacak ve kamu kurumlarını daha da zayıflatacak şekilde sınıf gerilimlerini şiddetlendirmek için kullanmasına izin vermemizdir. Hazine Bakanı Scott Bessent’in işten çıkarılan federal işçilerin “yeni üretim için ihtiyaç duyduğumuz işgücünü” sağlayabileceği yönündeki sözleri ve üniversitelere yönelik saldırılar, ekonomik fedakarlığı, diktatör liderliği, merkezi ekonomik gücü ve endüstriyel üretimin nostaljik vizyonlarını yücelten bir hareket olan “MAGA Maoizm” tartışmalarına ilham verdi (https://www.theatlantic.com/ideas/archive/2025/05/maga-maoism-trump/682732/). Yerinden edilmiş bilgi çalışanlarının, üniversiteye gitmiş olmaları ve para ve zamanlarını boşa harcamış olmaları nedeniyle nasıl alay konusu olabileceklerini tahmin edebiliriz — bu çalışanların yaptıkları kötü seçimler nedeniyle “kurtarılmalarına” karşı çıkılacaktır.

YZ’nin iş kaybına yol açmasının sadece beyaz yakalıların çılgınlığı olduğu fikri bir yanılgıdır. YZ, üniversite eğitimi almamış işçiler de dâhil olmak üzere çeşitli alanlarda birçok düşük ücretli işin yerini almaya hazırlanıyor (https://aflcio.org/issues/future-work/aihttps://www.forbes.com/sites/jackkelly/2024/10/28/how-ai-could-be-detrimental-to-low-wage-workers/). Ve eğer daha yüksek kazançlı işler ortadan kalkarsa, etkileri ekonomiye yayılacak ve hizmet çalışanlarını da etkileyecektir. Ancak, beyaz yakalılara yönelik kamu desteğini içeren bir önerinin, son birkaç on yıldır dış kaynak kullanımı ve otomasyon nedeniyle toplumları yok olan ve politikacıların kendileri için pek bir şey yapmadığı insanlar tarafından nasıl okunacağını düşünmek çok önemlidir. Kamusal istihdam tartışmaları bu geçmişi içermeli ve tasarım ve mesajların her türden çalışan arasında dayanışmayı geliştirmesini sağlamalıdır.

Üçüncü tuzak ise, Sağ’ın “YZ’ya karşı sert” tutumuyla liderlik iddiasında bulunması ve popülist kızgınlığı, ekonomik boyutları göz ardı ederken sosyal boyutlarına odaklanan politikalara ve söylemlere kanalize etmesidir. Sosyal boyutlar, iki partili politikada işbirliğinin daha olası olduğu alanlardır ve bunlar önemlidir.

Ancak bu durumda dikkatler, güç yapıları ya da ekonomiyle ilgili tartışmalar pahasına, çocukları deepfake’lerden koruma söylemine ya da cinsel ilişkilerin yerini alan ve doğum oranlarını düşüren YZ “partnerleriyle” yaşanan aşklarla ilgili endişelere yönelecektir. Vance “YZ ile ilgili temel endişem eskime değil, insanların topluca işlerini kaybetmesi değil” dediğinde ve “milyonlarca Amerikalı gencin kendi çıkarlarını düşünmeyen sohbet robotları ile konuşmasından” endişe duyduğunu söylediğinde, bu, sağcıların konuyla ilgili tartışmalarının temelini oluşturacaktır (https://www.nytimes.com/2025/05/21/opinion/jd-vance-pope-trump-immigration.html).

Ancak bu tuzaklardan kaçınabilirsek – ve yukarıda gündeme getirilen bazı konuların cesur ve titiz analiziyle YZ kaynaklı işten çıkarma sorunu hakkında konuşmak için bir kayıt ve strateji geliştirebilirsek – hala öngörülemeyen ve yıkıcı bir anı yakalama şansımız var.

Bunaltıcı gibi görünebilir. Karen Hao yeni kitabı Empire of AI’da (Yapay Zeka İmparatorluğu, https://www.penguinrandomhouse.com/books/743569/empire-of-ai-by-karen-hao/) OpenAI ve diğer güçlü oyuncuları imparatorluklar olarak tanımlıyor: sömürgecilik sırasında imparatorluklar kaynakları ele geçirip çıkarıyor, boyun eğdirilmiş emeği sömürüyor ve sömürüyü ve kendi dünya düzenlerini dayatmayı haklı çıkarmak için kendi üstünlüklerine ve modernliklerine dair ırkçı ve insanlıktan çıkarıcı fikirler yansıtıyorlardı. Bu metafor yankı uyandırıyor. Ancak Hao, bu önemli anda, “bu teknolojinin geleceğinin kontrolünü geri almanın” hala mümkün olduğunu savunuyor.

Bunu yapmak, Sol’un tekil “meseleler” ya da “hareketler” etrafında örgütlenme ve düşünme eğiliminden uzak durması anlamına geliyor. YZ, emek ve sermaye arasındaki ilişkileri ve nasıl yaşadığımızı, çalıştığımızı ve düşündüğümüzü temelden yeniden şekillendirebilir. Bu mücadele önümüzdeki on yıllar boyunca kapitalizmin zeminini şekillendirebilir. Ekonomistler, teknoloji vizyonerleri ya da bilgisayar bilimi uzmanları kadar sosyalistlere ve sendikacılara da ihtiyaç duyulacaktır. YZ’nın geleceğini aktif bir şekilde şekillendirmeyi ciddi bir şekilde düşünen bir Sol olmadan, teknoloji kardeşleri tarafından yaratılan karanlık bir geleceğe sadece tepki vermek zorunda kalacağız.

Katkıda Bulunanlar

Holly Buck, Buffalo Üniversitesi’nde çevre ve sürdürülebilirlik alanında doçenttir.

Matt Huber, Syracuse Üniversitesi’nde coğrafya profesörüdür. Son kitabı, Climate Change as Class War: Building Socialism on a Warming Planet (İklim Değişikliği Sınıf Savaşı Olarak: Isınan Bir Gezegende Sosyalizmi İnşa Etmek) (Verso, 2022).

Bu yazı, YZ kaynaklı iş kaybı ve işçi yerinden edilme tehdidi üzerine iki bölümlük dizinin ilk makalesidir. İkinci bölümü 34. Sayımızda okuyabilirsiniz.

AI-Driven Worker Displacement Is a Serious Threat

 

Scroll to Top