Jacquard Makinasının Çiçekleri

Necdet Bulut

Bu yazının başlığı Nâzım Hikmet’in Martin Russak’tan çevirdiği bir şiirin başlığı aynı zamanda. Russak Amerikalı bir şair, Nâzım Hikmet, Nail V. Beyle birlikte çevirmiş şiiri:

Ne güzel, ne güzeldir
Jacquard makinasında
dokuduğum
yeşil, kızıl, mor
ışıltılı çiçekler…
Onlar bana;
Haledon’da bir çayırı,
kırı
ve ağaçları hatırlatıyor…
Bahar…
Parıldıyor güneşte papatyalar…
Güzel Jacquard çiçekleri…
Onlar bana;
tatlı Pequonack kıyılarını
ve göz kamaştırıcı yamaçları
hatırlatıyor…
Ey güzel ve hazin;
Hazin Jacquard çiçekleri…

Şimdiye kadar bu sayfada bilgisayarlar, bilişim, teknoloji konusunda yazdığımız yazıları okuyan okurlar herhalde şaşıracaklar bugün bu şiirle başladığımız için. “Nedir Jacquard Makinası? Bilgisayarla ilişkisi ne?” diye düşünecekler.

Joseph Marie Jacquard bir Fransız işçisi. Bir dokumacının oğlu, 1752’de doğmuş. Fransız ihtilalini yaşamış ve 1834’de ölmüş. Babası usta, kendisi de işçi olarak çalışıyor dokuma tezgâhlarında. Dokuma tezgâhlarında desenlerin otomatik olarak işlenmesinin yollarını arıyor. Ve geliştirdiği mekanizma 1805 yılında başarıya ulaşıyor. Bu buluş, üzerinde bir izi delik bulunan kartlarla istenen desenlerin kumaş üzerine geçirilmesini sağlıyor.

Joseph Marie Jacquard

Dokuma tezgâhında kumaşın uzunluğuna ipler var (çözgü telleri). Bir de mekik marifetiyle enine atılan atkılar. Çözgülerden her sırada kaç tanesinin bir arada olacağı kumaştaki deseni belirliyor. Jacquard’ın buluşundan önce, el tezgâhında dokumacının önünde her desen için bir plan bulunuyordu. Yine bir deseni meydana getirebilmek için her sırada kaç çözgünün bir arada bulunması gerektiğini gösterir bir program.

Bilgisayarın atası Jacquard makinesi.

Jacquard mekanizması delikli kartlarla bu programın otomatik olarak işlenmesini sağlıyor. Kart üzerindeki delikler desenin dokuma programını yansıtıyor. Delikli kart bir dizi çengelli tığın üzerinden geçiyor. Tığların biri kartta delik bulup aşağı geçebilirse özel bir aygıtın yardımıyla çözgüye ulaşıyor ve onu çekiyor. Böylece çok karışık desenleri bile otomatik olarak dokuma olanağı doğuyor. Renkleri değiştirerek desenleri değiştirmeden dokuma olanağı, “yeşil, kızıl, mor çiçekleri” dokuma olanağı.

Jacquard’ın geliştirdiği bu mekanizmanın bir başka uygulamasını kovboy filmlerinin birinde mutlaka görmüşsünüzdür. Hani esas oğlanın tekme ile kapısını açıp girdiği barlar vardır kovboy filmlerinde. Barın bir köşesinde de kendi kendine çalabilen bir mekanik piyano, “piyanola” denilen âlet. Üzerinde rulo halinde delikli kart olan bir piyano. Karttaki deliklere göre bir parçayı kendi kendine çalan piyano. İşte, ruloya, çalınacak parçanın notalarına göre delikler delmek ve böylece mekanik piyanoyu programlamak fikri Jacquard’ın programlanabilen dokuma tezgâhından kaynaklanıyor.

Jacquard’ın dokumacılıkta, kendisinin en iyi bildiği üretim faaliyetinde, yaptığı bu buluş belki de en ilginç kullanımını bilgisayarlarda buldu. 1830’larda İngiliz matematikçi O. Babbage, “cebirsel” desenleri, Jacquard’ın tezgâhının çiçekleri ve yaprakları örmesi gibi örecek bir makine tasarladı. Böylece bilgilerin de delikli kartlarla işlenmesi fikrini ortaya atmış oldu.

Babbage 1871’de tasarladıklarını gerçekleştiremeden öldü, ama düşündüğü kartlar 1890’larda nüfus sayımlarında kullanılmaya başlandı. Bugün de modern bilgisayarlara bilgi verilmesi, programların bilgisayarın belleğine yüklenmesinin araçlarından biri olarak kullanılan delikli bilgi işlem kartları böylece geliştirildi.

Bir bilgisayarcı olarak haksız mıyım? Nâzım usta da “Jacquard Makinasının Çiçekleri”ni görünce heyecanlanmakta? Dünün üretim faaliyetindeki bir buluş bize modern bilgisayarlara bilgi ve program vermenin aracını sağladı. Bugünün üretim faaliyetindeki buluşlar kim bilir ne güzel gelecekler yaratacak insanlar için…

Vatan, 15 Ocak 1978

Necdet Bulut Kimdir:

1938’de Sivas’ta doğan Necdet Bulut 1960’ta İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeofizik Bölümü’nü bitirdi. 1963–1969 arasında IBM şirketinde sistem mühendisi olarak çalıştı. 1969 Mayıs’ında ODTÜ Elektronik Hesap Bilimleri Bölümü’ne programcı olarak girdi. Kısa sürede yetenekleri ve çalışkanlığıyla kendini tanıttı, aynı yılın kasımında öğretim görevliliğine atandı. 1970 Şubat’ında Purdue Üniversitesi’nde doktora çalışmalarına başladı. 1972’de bilgisayar bilimleri dalında M.S., 1973’te de doktora derecesi aldı (Türkiye’nin bilgisayar alanında doktora yapan ilk bilim adamıdır), bir süre Purdue’da yardımcı profesör olarak çalıştı. 1974’te ODTÜ’ye döndü ve yardımcı profesörlüğe yükseltildi.Bulut 1975’te ODTÜ Bilgisayar Merkezi’nin yönetmenliğine getirildi. 1975’te Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Genel Başkanlığına seçildi. Ayrıca Tüm Öğretim Üyeleri Derneği’nde genel yazmanlık görevini yürütüyordu.

1977 Şubat’ı başında kendi isteğiyle Bilgisayar Merkezi Yönetmenliğinden ayrılan Necdet Bulut, 14 Şubat’ta Hasan Tan’ın ODTÜ rektörlüğüne getirilmesiyle başlayan yoğun mücadele döneminde en ön saflarda mücadele verdi. 1977 genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi listesinden İzmir ilinde milletvekili adayı oldu. TODAİE’de “Bilgi İşlem Sistemleri”, KTÜ’de “Doğrusal Programlama” dersleri de veren Bulut, 1978 Temmuz’unda (ODTÜ’den izinli olarak) KTÜ Elektronik Hesap Bilimleri Enstitüsü Başkanlığı’na getirildi.

Necdet Bulut 26 Kasım 1978 gecesi, tetikçilerce arabası çapraz ateşe alındı oğlu ve eşi hafif yaralandı. Ağır yaralanan Necdet Bulut 8 Aralık’ta Hacettepe Hastanesi’nde aramızdan ayrıldı.

birartibir.org/yesil-kizil-mor-cicekler/

Scroll to Top