Birleşmiş Milletler (BM ) B-Tech Projesi’nin üretken yapay zeka konusundaki temel belgesine ek olarak bu belge, üretken yapay zeka teknolojisinin geliştirilmesi, konuşlandırılması ve kullanılmasından kaynaklanan insan hakları risklerini araştırmaktadır. Böyle bir hak
temelli taksonominin (taksonomi, sınıflandırma bilimi olarak tercüme edilebilir) oluşturulması, Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkelerinin üretken YZ ile bağlantılı insan hakları risklerinin ele alınmasında nasıl işlevsel hale getirilmesi gerektiğini anlamak için çok önemlidir.
Yukarıda yazının başlığını oluşturan taksonomi, üretken YZ ile ilgili insanlara yönelik en önemli zararların aslında uluslararası kabul görmüş insan hakları üzerindeki etkilerini göstermekle ilgilidir
NEDEN İNSAN HAKLARI?
Üretken yapay zeka etrafındaki kamusal söylem, bu teknolojinin insanları ve toplumu olumsuz etkileyebileceği yolların hepsini olmasa da bazılarını genel olarak kabul etmiştir. Bununla birlikte, bu tartışma genellikle bu etkilerin uluslararası insan hakları hukuku tarafından güvence altına alınan haklara nasıl zarar verebileceği açısından çerçevelenmemiştir. Üretken YZ’nin insan haklarını nasıl olumsuz etkileyebileceği konusunda kesin olmanın bir dizi mantıksal ve pratik faydası vardır, özellikle de Uluslararası insan hakları, şu anda insanlık tarafından onurlu ve saygılı bir yaşam sürmenin merkezi olarak ifade edilen, uluslararası düzeyde kabul görmüş tek ahlaki ve yasal normlar bütünüdür.
İnsan haklarına odaklanmak, insan haklarını korumak ve insan haklarına saygı duymak ve kurumsal sorumlulukların üretken YZ’yi yönetmek için devlet organlarına başvurabilme olanağının güçlendirilmesi görüşünü savunur.
İnsan hakları, bireylerin temel onurunu etkileme eşiğine ulaşan olumlu ve olumsuz sonuçlara odaklanılmasını sağlar.
İnsan haklarına odaklanmak, şirketlere, düzenleyicilere ve sivil topluma, üretken YZ sistemlerinin etkilerini değerlendirmek ve ele almak için iyi oluşturulmuş bir dizi uygulama listesi sunar.
İnsan hakları, risk altındaki paydaşların yaşadıkları deneyimlerle bağlantılıdır ve aynı zamanda “güvenli”, “adil”, “sorumlu” veya “etik” gibi üretken YZ sistemlerinin özelliklerini tanımlamak için sıklıkla kullanılan terimlerden daha spesifiktir.
Halihazırda insan haklarını teşvik etmek ve korumakla görevli uluslararası, bölgesel ve ulusal toplumsal hareketler ve kurumlar bulunmaktadır ve bunların birçoğu da belirli hakların yeni bağlamlarda ne anlama geldiğini detaylandırmakla aktif olarak ilgilenmektedir.
Bu nedenle, bu belgenin amacı, üretken YZ’nin ürün ve hizmetleriyle bağlantılı olumsuz toplumsal etkilerin genellikle uluslararası düzeyde korunan insan haklarına zarar verme düzeyine nasıl yükseldiğini anlamak için bir çerçeve sağlamaktır. Özellikle, bu insan hakları etkileri, kadınlar ve kız çocukları da dahil olmak üzere, zaten savunmasız veya marjinalleşme riski yüksek olan gruplar veya nüfuslar için genellikle artmaktadır. Ayrıca, bazı durumlarda bu etkilerin meydana geldiği toplumsal ve coğrafi ilişkiler, risklerin belirginliğini artırabilir.
İNSAN HAKLARI RİSKLERİ
Bu taksonomi, üretken YZ tarafından olumsuz etkilenebilecek insan haklarını incelemekte
ve her bir hak için gerçek dünyadan örnekler sunmaktadır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alış sırasına göre aşağıda listelenen bu haklar şunlardır:
– Fiziksel ve Psikolojik Zarar Görmeme Özgürlüğü
– Kanun Önünde Eşitlik ve Ayrımcılığa Karşı Korunma Hakkı
– Gizlilik Hakkı
– Mülk Sahibi Olma Hakkı
– Düşünce, Din, Vicdan ve Kanaat Özgürlüğü
– İfade Özgürlüğü ve Bilgiye Erişim Hakkı
– Kamu İşlerine Katılma Hakkı
– Çalışma ve Hayatını Kazanma Hakkı
– Çocuk Hakları
– Kültür, Sanat ve Bilim Hakları
Aşağıda, taksonomi bu hakları sırayla ele almakta ve her biri için şunları sağlamaktadır: hakkın neden üretken YZ’nin geliştirilmesi, konuşlandırılması ve/veya kullanımı nedeniyle risk altında olduğuna dair bir özet; hakla ilgili temel uluslararası insan hakları hukuku makalelerinin seçilmiş bir listesi; ve kaynaklar da dahil olmak üzere, üretken YZ’nin hakkı bir şekilde tehdit edebileceği gerçek dünya örneklerinin bir listesi.
Taksonomi, insan haklarına yönelik tüm potansiyel riskleri kapsamlı bir şekilde listelemeye çalışmasa da, insan haklarının şu anda üretken yapay zeka nedeniyle risk altında olduğu bazı ana yolların bir incelemesini sunmaktadır. Bu insan hakları risklerinin birçoğu daha önceki YZ biçiml
eriyle ilişkilendirilmiş olabilir, ancak riskler üretken YZ’nin özellikleriyle değişebilir veya bazı durumlarda zaten değişmiş veya şiddetlenmiş olabilir. Diğer durumlarda, üretken YZ ile bağlantılı zararlar yeni şekillerde ortaya çıkmıştır.
Taksonominin sonuç bölümünde belirtildiği gibi, üretken YZ hızla gelişmektedir. Bu teknolojinin kullanım alanları genişledikçe ve teknolojinin kendisi daha iyi anlaşıldıkça, insan haklarına yönelik ek riskler kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır. Taksonomi büyük ölçüde insan hakları riskleri ve etkileriyle ilgilidir.
Şu anda gözlemlenen veya yakında gözlemlenebilecek olan potansiyel riskler halen ortaya çıkmaktadır ve gelecekte üretken YZ ile bağlantılı insan haklarına yönelik en ciddi tehditlerden bazıları mevcuttur. Her durumda, taksonomi, daha geniş anlamda YZ’den ziyade özel olarak üretken YZ’nin insan haklarına nasıl risk oluşturduğuna odaklanmaktadır.
Son olarak, insan haklarının birbiriyle ilişkili ve birbirine bağımlı olduğu da unutulmamalıdır. Üretken YZ’nin tek bir kullanım durumu, bu tür sistemlerin konuşlandırıldığı coğrafya, hangi hak sahibi gruplarının etkilendiği ve üretken YZ sistemlerinin hangi sektörde kullanıldığı gibi faktörlere bağlı olarak birkaç temel hakkı riske atabilir.
SONUÇ
Üretken yapay zeka, geniş kapsamlı etkileri olan bir teknolojidir. Elbette bu etkilerden bazıları hem ekonomik üretkenlik hem de insan haklarının geliştirilmesi açısından faydalı olacaktır. Örneğin, üretken YZ, sorumlu bir şekilde geliştirilir, konuşlandırılır ve kullanılırsa, diğerlerinin yanı sıra bilgiye erişimi iyileştirme, özgür ifadeyi mümkün kılma ve potansiyel olarak sağlık, eğitim, yargı süreci ve kamu hizmetlerine erişim haklarını geliştirme kapasitesine sahiptir.
Bununla birlikte, bu taksonomide ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, üretken YZ aynı zamanda insan haklarına yönelik risklere de yol açmaktadır. Bazı durumlarda, üretici YZ, bazı dijital teknolojilerle zaten ilişkili olan insan hakları risklerinin kapsamını değiştirmektedir. Örneğin, çevrimiçi yanlış bilgi ve dezenformasyonun ifade özgürlüğü için risk oluşturduğu bilinmektedir ve üretici YZ’nin geniş ölçekte ikna edici, yanlış içerik oluşturma kapasitesi bu riskleri daha da kötüleştirmektedir. Benzer şekilde, işletmeler tarafından kullanıcı verilerinin aşırı toplanması, mahremiyet hakkı için iyi bilinen bir risktir.
Üretken YZ’nin büyümesi, dijital içerik oluşturma yöntemlerini kelime işlemcilerden ve verileri b
ireysel cihazlarda yerel olarak tutulan diğer programlardan, işletmelere kullanıcı metin istemleri aracılığıyla girilen verilere erişim sağlayan sohbet robotlarına ve diğer platformlara doğru kaydırdıkça, şirketler tarafından tutulan kullanıcı verilerinin miktarında ortaya çıkan kuantum sıçraması mevcut gizlilik endişelerini artırmaktadır.
Diğer durumlarda, üretken YZ’ye özgü özellikler, yalnızca kapsam açısından değil, aynı zamanda tür açısından da farklılık gösteren insan hakları risklerine yol açmaktadır. Örneğin, insanlar düşüncelerini geliştirmek ve ifade etmek için bu araçlara giderek daha fazla güvendikçe, insan eylemliliğinin üretken YZ ile iç içe geçmesi, fikir ve düşünce özgürlüğü için henüz gözlemlenmeye başlayan yeni şekillerde bir risk oluşturmaktadır. Başka bir yerde, üretken YZ, daha önce büyük kuruluşlarda bulunan güçlü bilgisayar programlama kapasitelerini giderek daha küçük kuruluşlar ve bireyler için kullanılabilir hale getirmektedir. Kötü niyetli aktörlerin bu yeteneklere yeni keşfedilen erişimi, mahremiyet ve mülkiyet hakları da dahil olmak üzere insan haklarına yönelik yeni risk yolları açmaktadır.
Son olarak, üretken yapay zekanın orta vadede ortaya çıkacak insan haklarına yönelik ek riskler oluşturması muhtemeldir. Bu dönüştürücü teknoloji geliştikçe, şirket ve hükümet kullanım alanları da onunla birlikte evrimleştikçe, insan haklarının yeni şekillerde tehdit edilmesini bekleyebiliriz. Örneğin, B- Tech’in görüşüne başvurduğu uzmanlar, birden fazla üretici YZ modelinin otonom olarak girdi ve çıktı üreten daha büyük tek bir sistemde bir araya gelme potansiyeline ilişkin endişelerini dile getirmiştir; bu tür sistemlerin büyük miktarlarda dezenformasyonun otonom olarak yayılması üzerindeki etkileri endişe vericidir. Üretici YZ’nin silahlı çatışmalara uygulanması da henüz başlangıç aşamasındadır, ancak ciddi insan hakları endişelerini beraberinde getirerek hızlanacağı kesindir.
Tüm paydaşlar, üretken YZ’nin hem yakın vadede hem de gelecekte insan haklarını tehlikeye atmadan insanlığa fayda sağlayabilmesini gerçekleştirmeye ilgi duymalıdır. Üretken YZ ile bağlantılı insan hakları risklerini etkili bir şekilde tanımlamak ve mevcut ve gelecekteki insan hakları zararlarını önlemek, hafifletmek ve düzeltmek için harekete geçmek, bu hedefin gerçekleştirilmesi için çok önemlidir. Devletlere bağlı olarak çalışmayan kuruluşlarlar bu süreç için yetkili bir çerçeve sunmakta
dır.
Blog sayfamızda, yukarda belirtilen açıklamalar doğrultusunda B-Tech’in yayınladığı 12 başlıkta yer alan risklere gruplar halinde ileriki sayılarımızda yer vereceğiz.