M.Nilgün Ercan
Avrupa Parlamentosu Araştırma Servisi (EPRS) tarafından hazırlanan Temmuz 2025 tarihli brifing notu AB’ nin YZ alanındaki rekabet gücünü korumak amaçlı hedefleri ile bu doğrultuda kapasitesi artması beklenen veri merkezlerinin sürdürülebilirliği, enerji ve şebeke optimizasyonu, AB’ de bu konularda yapılan düzenlemeleri ele alıyor (1). Söz konusu bilgi notunda yer alan hususlara kısaca değinelim.
Bilindiği üzere, YZ altyapısının temel taşları olan veri merkezleri olmadan yapay zekadan söz etmek de mümkün değil. Veri merkezlerin çeşitli tipleri var:
-Tek kullanıcılı veri merkezleri: İşletmeler, bankalar, kamu işletmeleri gibi tek bir teşebbüse hizmet veren ve kuruluşların kendi bilgi teknolojisi (IT) altyapıları içinde yönetilen veri merkezleri,
-Çoklu kullanıcısı olan veri merkezleri: Genellikle birbiriyle bağlantısı olan çok sayıda işletmeye sunucu ve IT ekipmanını kiraya vererek alan sağlayan, diğer adıyla ortak yerleşimli veri merkezleri,
-Büyük ölçekli (hiper ölçekli) veri merkezleri; YZ piyasasına hakim durumda olan AWS (Amazon Web Servisi), Microsoft, Meta ve Google gibi şirketlerin hiper ölçekli veri merkezleri.
Veri merkezlerinin giderek artacak olan enerji ihtiyacı üzerinde dikkatle durulan konulardan biridir. Ortalama bir veri merkezinin güç talebi 5-10 MW civarında iken büyük ölçekli olanlarda ise bu ihtiyaç 100 MW veya üzerine çıkmaktadır. Hiper ölçekli veri merkezlerinin yıllık elektrik tüketimi 400 bin elektrikli araç veya 100 bin konutun talebine eşdeğer düzeydedir. YZ odaklı olanlar ise, kompleks programlama ihtiyacı, özel ekipmanları, soğutma gereksinimi ve büyük ölçekli veri işlemleri nedeniyle en yüksek enerji talebi olan veri merkezleridir.
Halen Avrupa’da en fazla veri merkezi Almanya’ da bulunmaktadır; İrlanda ise kişi başına düşen veri merkezi sayısıyla başta gelmektedir. Avrupa’ da FLAP-D kentleri olarak bilinen Frankfurt, Londra, Amsterdam, Paris ve Dublin şehirlerinin civarında YZ odaklı veri merkezleri bulunmakta olup, İspanya, İtalya ve Polonya ise ikinci kategorideki yeni gelişen merkezlerdir (Şekil 1). Veri merkezlerinin yerleşiminin, yerel düzeyde şebekeler, arazi kullanımı ve karbon ayak izi ile ilgili sorunları ortaya çıkaracağı öngörülmektedir.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) veri merkezlerinin elektrik ihtiyacının 2030 yılına kadar iki katından fazla artarak yaklaşık 945 TWh’ e çıkacağını, ancak ülkelere göre bu oranların farklılıklar gösterebileceğini öngörmektedir. Örneğin, veri merkezlerinden kaynaklanan elektrik ihtiyacının İrlanda’ da iki kat, Danimarka’da ise 6 kat artması beklenmektedir. IEA veri merkezlerinin elektrik ihtiyacının elektrikli araçlar, iklimlendirme gibi elektrikli cihazların talebinden daha düşük, ısınma sektörü ve ağır sanayinin ihtiyacından daha fazla olacağını tahmin etmektedir. Üretken YZ, örneğin ChatGPT kullanılarak yapılan tek bir sorgulamanın konvansiyonel Google araştırmasına kıyasla 10 kat daha fazla enerji kullanması sıklıkla verilen bir örnektir. Kaldı ki, bu durum metin, video, ses gibi sorgulamanın tipine göre de değişebilmektedir.
Veri merkezlerinde kullanılan elektriğin %60’ı sunuculardan kaynaklanmaktadır. Soğutma ve sıcaklık ile nem gibi ortam koşullarının kontrolü ise verimliliğe bağlı olarak %7’ den başlayıp %30’ un üzerine çıkabilmektedir. Ayrıca, merkezi veri depolama ve yedekleme sistemleri, ağ ekipmanları ile aydınlatma ve ofis ekipmanları için de enerji gerekmekte; kesintisiz güç kaynağı sağlamak amacıyla batarya ve yedek güç sistemlerine de ihtiyaç duyulmaktadır. YZ ile ilgili olan ve olmayan elektrik gücünü ayırmak zor olsa da IEA sunucuların elektrik talebinin %24’ünün, toplam veri merkezi talebinin %15’ inin YZ kaynaklı olduğunu tahmin etmektedir.
Enerji kaynakları ve verimlilik
Veri merkezlerinin giderek artacak olan elektrik ihtiyacının hangi enerji kaynaklarıyla karşılanacağı da önemlidir. Halen yenilenebilir enerji ve doğal gaz en revaçta olan kaynaklardır. Veri merkezleri yenilenebilir enerjiye yönelirken yenilenebilir enerji tedarikçileri ile uzun vadeli satın alma anlaşmaları yapmaktadır. Fransa ve İsveç gibi bazı ülkeler nükleer enerji üzerine eğilirken, Avusturya, Portekiz ve yine İsveç hidrolik potansiyeli araştırmaktadır. Bazı veri merkezleri de yedek güç kaynağı olarak hidrojen ile çalışan yakıt hücrelerini denemektedir. IEA gelişmiş jeotermal ve küçük modüler nükleer reaktörleri (SMR’lar) de ortaya çıkan yeni seçenekler olarak görmekte, ancak SMR’ ların 2030 öncesinde devrede olmasını pek beklememektedir. IEA 2030 yılına kadar ilave talebin yaklaşık yarısının yenilenebilir kaynaklarla karşılanacağını, onu doğal gaz ve kömürün takip edeceğini tahmin ediyor. Bir diğer beklenti ise veri merkezlerinin, örneğin güneş çiftlikleri veya diğer kaynakları kullanarak kendi enerjilerini üretmeleri, bu şekilde lokal şebeke üzerindeki baskıyı azaltmalarıdır.
Veri merkezlerinde enerji verimliliğinin iyileştirilmesi de üzerinde durulan bir konudur. 100’ü aşkın veri merkezi işletmecisi tarafından imzalanan İklim Nötr Veri Merkezi Anlaşması kapsamında %100 karbonsuz enerji alımı, suyun korunumu, sunucuların tamiri ve yeniden kullanımı, ısı geri dönüşümü ve enerji verimliliğinde ölçülebilir hedefler konulması gibi öneriler getirilmiştir. Veri merkezlerinde tutulan ısının yerel düzeyde, örneğin yüzme havuzları veya bölgesel ısıtma sistemlerinde kullanılması gündemdedir.
Elektrik şebekeleri ve enerji optimizasyonu
Veri merkezlerinin elektrik ihtiyacı aynı zamanda bölgedeki şebeke üzerinde yük oluşturacaktır. Gelişmiş ekonomilerde iletim hatları yatırımlarının 4-8 sene aldığı gözönünde bulundurularak projelerde gecikmeye yer vermemek için veri merkezleri ile iletim hatları yatırımları arasındaki zamanlamaya dikkat edilmelidir. Darboğazlardan kaçınmak için yeni veri merkezlerinin şebekenin müsait olduğu yerlere yapılması da bir diğer seçenektir.
Öte yandan YZ şebekenin optimizasyonu açısından önemli rol oynayacaktır. YZ enerji tüketimi ve üretimi durumuna göre, yenilenebilir kaynaklar söz konusu olduğunda değişken arz ile dalgalı talep arasındaki optimizasyonun sağlanmasında, şebekedeki sıkışıklığın yönetilmesinde, depolamanın kolaylaştırılması ve şebekenin güvenilir şekilde işletilmesinde önemli rol oynayacaktır. YZ akıllı sayaçlar, sensörler gibi çok sayıda noktadan verileri alıp işleyecek, şebeke yükünü öngörebilecek, hava koşulları, siber saldırılara bağlı şebeke kesintilerini öngörerek bunların azaltılmasını sağlayacaktır. YZ’ nin diğer bir işlevi de kestirimci bakım konusundaki uygulamalarıdır. Ayrıca, talebin karşılanmasının kontrolü ile şebekenin maliyet etkin bir şekilde işletilmesinde rol oynayabilir.
Burada yeri gelmişken akıllı şebekelere de değinmekte yarar olabilir. Akıllı şebekeler YZ gibi dijital teknolojiyi kullanarak üretim kaynaklarıyla nihai tüketici arasındaki elektrik akışını yöneten elektrik ağlarıdır. Akıllı sayaçlarla birlikte tüketicilerle tedarikçiler arasında gerçek zamanlı enerji kullanım bilgisini sağlayabilirler. Arz ve talep arasındaki değişikliklere yanıt vererek sistemin güvenilirliği, stabilitesi ve esnekliğini maliyeti ve çevresel etkileri en aza indirerek iyileştirebilirler.
YZ’ nin enerji optimizasyonunda başka rolleri de olabilir. Elektrikli araçların şarj altyapısını otomatikleştirme, modelleme yoluyla ısı ve iklimlendirme sistemlerinin optimizasyonu ile binalarda enerji performansını iyileştirme bunlar arasında sayılabilir. Ayrıca, madenlerin ve enerji kaynaklarının çıkarılması, elektrik santrallarının işletilmesi ve bakımı, güvenlik ve enerji depolama alanlarında rol oynayabilir.
YZ teknolojisi ve kullanımının enerji tüketimi ve sera gazı emisyonlarına ilişkin etkilerinin üzerinde durulan bir konu olduğu bilinmektedir. Buna karşılık YZ veri merkezlerinde sunucu soğutma sistemlerinin analizi ve optimizasyonu ile enerji performansını yükseltebilir; verimsizliklerin saptanması ve daha etkin uygulamaların yaşama geçirilmesinde rol oynayabilir. Bir danışmanlık firması olan Boston Consulting Group (BCG) tarafından 2023 yılında yapılan bir araştırmada YZ’ nin 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını % 5-10 azaltmaya yardımcı olabileceği belirtilmiştir. London School of Economics tarafından 2025 yılında yapılan bir araştırmada da benzer sonuçlara varılmıştır. BCG çalışmasında YZ’ nin emisyonları azaltma potansiyelinin yanı sıra, iklimdeki değişikliklere uyum ve direnç sağlanması, iklim modellemeleri, iklim eğitimi ve iklim ile ilgili temel araştırmalar gibi konulardaki gelişmeleri de hızlandırabileceği belirtilmektedir (2).
AB’ de YZ politikaları ve düzenlemeler
AB YZ konusunda rekabet gücünü korumak, bu amaçla altyapıya ilişkin yatırımları gerçekleştirmek, beraberinde veri merkezlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak için bir dizi düzenleme yapmakta ve eylem planını hayata geçirmektedir.
Komisyon Nisan 2025’ te Avrupa kıtası için YZ eylem planını başlatmıştır; bu Planın içinde YZ fabrikaları olarak söz edilen büyük ölçekli YZ veri ve işleme altyapısının inşası da vardır. Bunların enerji tüketimi ve karbonsuzlaştırma uygulamalarının üzerindeki etkisi de dikkate alınmaktadır. Avrupa Eylem Planında, Komisyonun AB veri merkezi işleme kapasitesini gelecek 5-7 yılda üç katına çıkarmayı amaçlayan Bulut ve YZ Geliştirme Kanunu için bir teklifinin duyurusu da bulunmaktadır. Veri merkezleri enerji ve suyun etkin kullanılması ve döngüsellik koşullarını yerine getirirlerse izin süreçlerinde kolaylık veya diğer kamu desteklerinden yararlanacaktır.
Eylem Planında ayrıca 2026 yılında yayımlanacak olan, enerji sektöründeki dijitalleşme ve YZ stratejik yol haritasından da söz edilmektedir. Yol haritasında veri merkezlerinin enerji sistemine sürdürülebilir şekilde entegrasyonunun kolaylaştırılması, şebeke optimizasyonu, enerji verimliliği ve talep tarafı esnekliği gibi diğer konular da yer alacaktır.
AB’ de dijitalleşme ve YZ alanının yönetimine ilişkin ilerlemeyi önceki yıllarda yapılan ve birbirini takip eden düzenlemelerle birlikte düşünmek gerek. 2023 yılında çıkan Enerji Verimliliği Direktifi’ ne göre, kurulu IT güç talebi en az 500 KW olan veri merkezi sahibi ve işletmecileri 15 Mayıs 2024 itibariyle enerji tüketimleri, güç kullanımı, atık ısı, su ve yenilenebilir enerji kullanımı gibi konularda rapor vermekle yükümlü kılınmıştı. Direktife göre, Komisyon bunları analiz ederek Avrupa Parlamentosu ve Konsey’e minimum performans standartları, net sıfır hedeflerine yönelik fizibilitenin değerlendirilmesi gibi daha fazla verimlilik sağlanması yönündeki önlemleri kapsayan bir rapor verecektir. Ayrıca Direktif kapsamında, üye ülkelerin mevcut IT güç talebi 1 MW ve üzeri veri merkezlerinin sahipleri ve işletmecilerini Avrupa Veri Merkezi Enerji Verimliliği için Davranış Kurallarındaki en iyi uygulamaları dikkate almaları için teşvik etmesine yönelik çağrı da yer almaktadır.
2024’ te ise Komisyon ikincil bir düzenleme ile veri merkezlerinin işletmecilerini her yıl, veri merkezinin ve IT ekipmanının kullandığı enerji, kullanılan toplam yenilenebilir enerji, şebeke fonksiyonları, su tüketimi ve atık ısının yeniden kullanımı gibi ana performans göstergeleri konusunda Avrupa veri tabanına bildirimde bulunma zorunluluğu getirmiştir. Daha önce 2019 yılında da malzeme verimliliğini sağlamak amacıyla sunucu ve veri depolama ürünleri için eko tasarım koşulları getirilmişti.
2022 yılında enerji sektöründe dijitalleşmeye ilişkin eylem planında da AB için dijital enerji altyapısını oluşturmak, Avrupa elektrik şebekesinin dijital ikizini yaratmak, ortak Avrupa veri alanını kurmak gibi hedefler konmuştu; verimliliği iyileştirmek, malzeme geri kazanımı ve atık ısıyı kullanmak gibi önlemlerle 2030 yılına kadar iklim nötr, enerji ve kaynak etkin bir Avrupa çağrısı yinelenmişti.
Avrupa Parlamentosu
2020’ de Avrupa Parlamentosu Dijital Çağda Yapay Zeka üzerine özel bir komite oluşturmuştur. Bu komite tarafından hazırlanan rapor daha sonra Parlamento’ nun 2022 tarihli kararına baz teşkil etmiştir. Karar, bir yandan veri merkezlerinin enerji etkin hale getirilmesine işaret ederken bunun yanı sıra YZ’ nin enerji dönüşümündeki rolüne de vurgu yapmıştır.
2024 yılında Yüksek Performanslı Programlama İnisiyatifi (EuroHPC) konusunda alınan kararda Parlamento ev sahibi işletmelere çağrı yaparak YZ için kullanılan süper bilgisayarların çevresel açıdan sürdürülebilirliğine, yaşam döngüsü yaklaşımına öncelik verilmesi, temiz enerji kullanılması ve elektriğin yerel olarak üretilmesi konularında planlar hazırlamaları gerektiğini belirtmiştir.
2025 Sonbaharındaki bir oturumda Avrupa’ nın teknolojik egemenliği ve dijital altyapısı konusu ile ilgili bir karar için oylama yapılması bekleniyor. Sanayi, Araştırma ve Enerji Komitesi tarafından hazırlanan Rapor’ da teknolojik egemenliğin AB’ nin rekabet gücü ve stratejik özerkliği için kilit önemi, AB’ nin diğer küresel liderlerin gerisinde kalmasına ilişkin endişeler, Avrupa’ daki çoğu büyük ölçekli veri merkezinin Avrupa firmalarına ait olmadığı gibi konular üzerinde duruluyor. Dijital altyapı için kamu ve özel sektör yatırımlarının artması gerektiğine dikkat çekilirken veri merkezlerinin şebekeye entegrasyonu, şebeke üzerindeki baskının azaltılması, ısının yeniden kullanımı, soğutma ve enerji açısından daha etkin işlemcilere vurgu yapılıyor.
Genel Durum
YZ ve özellikle üretken YZ’ nin çağımızın en etkili teknolojilerinden biri olduğu biliniyor. Söz konusu teknolojinin ana damarı olan veri merkezlerinin ölçek ve sayısal olarak artmasının özellikle yerel düzeyde etkileri olması bekleniyor. Veri merkezlerinin, gerek yonga üretimi için gereken hammaddelerin temini, santrallar için gerekli olan gaz türbini ve trafoların teslimatındaki gecikmeler gibi tedarik zincirlerine ilişkin sorunlarla gerekse şebeke kısıtları veya şebekeye erişimde sıkıntılar gibi darboğazlarla karşılaşabileceği unutulmamalı.
YZ sistemlerinin sürdürülebilirlik üzerindeki etkisi de dikkat edilen diğer bir konu. Avrupa’ da yenilenebilir enerjinin payının giderek artması veri merkezlerinin sürdürülebilirliği açısından olumlu bir işaret olarak görülebilir. Yukarıda söz edildiği üzere, yayımlanmış olan YZ Kıta Eylem Planı ve YZ Yasası ile yayımlanması beklenen Bulut ve YZ Geliştirme Yasasının veri merkezlerinin yapım koşullarını iyileştirmesi bekleniyor. Son zamanlarda kabul edilen, veri merkezlerinin işletme performanslarına ilişkin raporlama zorunluluğu şeffaflık açısından katkı sağlarken, enerji sektöründe dijitalleşme ve YZ ile ilgili stratejik yol haritası ve veri merkezlerinin enerji verimliliğine ilişkin planların da 2026 yılı başlarında ortaya çıkması bekleniyor. Sonuç olarak, AB bu düzenlemelerle bir yandan YZ konusunda rekabet gücünü korumayı gözetirken diğer yandan enerjiye erişim ve karbonsuzlaşma ile ilgili endişeler arasında denge kurmaya çalışıyor.
Kaynak:
1-, EPRS brifing notu, Agnieszka Widuto, 5 Temmuz 2025, AI and the energy sector,
2- Boston Consulting Group, Kasım 2023, How AI Can Speed-Up Climate Action | BCG