Dünya Enerji Görünümü 2025 Raporu’nda Yapay Zeka

Derleyen: M.Nilgün Ercan

 

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA)’ nın Kasım 2025’ te yayımlanan Dünya Enerji Görünümü Raporu’ nda yer verilen konulardan biri de yapay zekanın küresel enerji tüketimine etkisi ile enerji sektöründe sağlayabileceği katkılar ve mevcut durumuna ilişkin değerlendirmeler oldu. Çok kapsamlı olan Rapor’ da kısa bir bölümde “Enerjinin geleceğinde YZ ne kadar fark yaratacak” başlığı altında yer alan ve bir ölçüde IEA’ nın enerji-YZ ilişkisi ile ilgili önceki çalışmalarından izler taşıyan değerlendirmelere göz atmak yararlı olacaktır.

YZ’ nin elektrik talebine ilişkin etkileri

Rapor’ da son yıllarda teknoloji şirketlerinin veri merkezlerine yaptığı yatırımların hızla arttığına işaret edilerek 2025 yılında bu alandaki yatırımın 580 milyar ABD$’ na ulaşmakta olduğu tahmin ediliyor. Bu yıl petrol tedariği için yapılan yatırımların 540 milyar ABD$ civarında olacağına ilişkin öngörü dikkate alındığında sanayileşmiş ülkelerin ekonomilerinin hangi doğrultuda geliştiğine dair bir fikir elde etmek mümkün.

Bu gelişmeye paralel olarak YZ ile optimize edilmiş sunucuların elektrik talebinin 2030 yılı itibariyle beş katına çıkacağı, bu artışın sonucunda veri merkezlerinin talebinin toplamda 2 katına yükseleceği öngörülüyor. Bununla birlikte veri merkezlerinin elektrik tüketiminin küresel talebin %10’ undan daha az olacağı, sanayi, elektrikli araçlar ve hava şartlandırma cihazlarının elektrik talebinin gerisinde kalacağı belirtiliyor.

Veri merkezleri coğrafi olarak ABD, Çin ve Avrupa’ da yoğunlaşıyor. Gelecek birkaç yıl içinde ilave yatırımlarla küresel veri merkezi kapasite ilavesinin %85’ inden fazlasının bu üç bölgede toplanacağı öngörülüyor. Çin ve AB’de veri merkezlerinin elektrik ihtiyacının 2030 yılına kadar toplam talep artışının %6-10’ u civarında kalırken, dünyanın en büyük veri merkezi piyasası olan ABD’ de aynı dönem içinde neredeyse elektrik talep artışının yarısının veri merkezlerinden kaynaklanacağı tahmin ediliyor.

Halen inşa halinde olan ve veya açıklanmış olan projelerin yerleşim olarak nüfusu en az bir milyon olan kentlerin içinde veya yakınında geliştirildiği dikkate alınırsa bu durum şebeke yükü açısından dikkatli olunmasını gerektiriyor. Rapor’ da belirtildiği üzere, veri merkezlerinin %55’ inin 200 MW kapasitenin üzerinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda tam işletmeye geçilmesi durumunda her biri yılda yaklaşık 200 bin konutun yıllık elektrik tüketimine karşılık gelen bir tüketim ortaya çıkarabilecektir.

Şebeke üzerindeki yoğunluk nedeniyle şebekeye bağlanma taleplerinin yerine gelmesinin de oldukça uzun süre alabileceğine dikkat çekiliyor. Örneğin, ABD’ de bu süre ortalama olarak 1-3 yılı bulurken Kuzey Virginia’ da 7 yıla kadar çıkabiliyor. Bu süre Birleşik Krallık ile Avrupa’ nın bazı bölgelerinde 7-10 yıla kadar uzayabiliyor. Bu konuda bilinen bir odak olan Dublin’ de veri merkezlerinin şebekeye bağlantı talepleri 2028’ e kadar durdurulmuş halde. Ayrıca trafo, kablolar, gaz türbinleri ve kritik malzemelerin tedariği açısından da sıkıntılar var. Bu nedenle IEA’ nın tahminlerine göre, ilave veri merkezi projelerinin yaklaşık %20’ si gecikme riski ile karşı karşıya kalabilir.

Veri merkezlerine elektrik temini

Dünya Enerji Görünümü Raporu’ nda yer verilen senaryolara göre veri merkezlerinin elektrik ihtiyacını karşılayacak kaynaklara ilişkin öngörülerde de bulunuluyor. STEPS (Beyan edilmiş politikalar senaryosu) olarak ifade edilen senaryoda ilave veri merkezi yatırımlarının talebinin 2035’te 400 TWh olacağı ve bunun %45’ inin yenilenebilir kaynaklardan karşılanacağı öngörülüyor. Kısaca CPS (mevcut politikalar senaryosu) olarak anılan senaryoda ise yenilenebilirler kaynaklara %40 gibi biraz daha düşük bir pay verilerek ABD ve Orta Doğu’ da doğal gazın önemli bir rol oynayacağı tahmin ediliyor. Rapor’ da veri merkezlerinin ihtiyacı için doğal gaza dayalı üretimin 2035’ e kadar STEPS senaryosunda 220 TWh’ a, CPS’ te ise 285 TWh’ a varacağı öngörülmüş durumda. Ayrıca, gaz türbinlerinin teslimat zamanlarının uzaması ve maliyet artışları konusunda sıkıntıların da dikkate alınması gerekiyor.

Teknoloji şirketlerinin ilgi gösterdikleri bir kaynak da nükleer enerji. Bu amaçla mevcut santralların işletme ömrünü uzatmak veya küçük modüler reaktörlerin demonstrasyonu için ilk enerji satın alma anlaşmaları imzalanmış durumda. STEPS kapsamındaki tahminlere göre 2035 itibariyle veri merkezlerine nükleer enerji ile 190 TWh elektrik sağlanacağı öngörülüyor.

Elektrik sektöründe YZ

Raporda da yer aldığı üzere enerji-YZ ilişkisi sadece YZ’ nin elektrik tüketimi ile sınırlı kalmamaktadır, aynı zamanda YZ’ nin elektrik sektöründe verimlilik, güvenlik ve maliyet etkinliği açısından ne tür yararlar sağlayabileceği de dikkate alınmalıdır. YZ halen petrol ve gaz sektöründe, elektrik üretimi ve arzında, tüketim sektörlerinde kullanılmaktadır. Ancak, bunların ötesine geçebilecek bir potansiyeli olması da beklenmektedir. IEA tarafından 2035 itibariyle küresel olarak ulaşım ve sanayi sektörlerinde YZ -etkin çözümlerin kapsamlı şekilde kullanılmasıyla %3-10 kadar verimlilik artışı sağlanacağı tahmin edilmektedir. Bu artış 13,5 EJ düzeyinde bir tasarrufa karşılık gelmekte olup, Endonezya’ nın bugünkü tüketimi kadardır. YZ kullanımının yaygınlaşmasının verimlilik artışı hedeflerine ulaşmayı kolaylaştıracağı ve kilit önemdeki sektörlerin emisyonlarında azalmaya yardımcı olacağı düşünülmektedir.

Ancak bunlar henüz gerçekleşmiş değildir. Yüksek kaliteli veri setlerine erişimdeki kısıtlar, dijital altyapının yeterli olmaması, mahremiyet konusundaki düzenlemelere ilişkin kaygılar ve siber güvenlik konusundaki riskler YZ’ nin tam olarak kullanımının önündeki engellerdir. Ayrıca, ters etkilerini de dikkate almak gerekmektedir; örneğin, otonom özel araç kullanımının artması kamu ulaşımından uzaklaşma riskini de beraberinde getirebilecektir.

YZ enerji teknolojilerinde inovasyonu hızlandıracak bir potansiyele de sahiptir. Çok büyük ve kompleks veri setleri üzerinden malzeme, kimyasal yapılar veya katalizörlerin tasarımlarını iyileştirmek amacıyla YZ’ nin problem çözücü potansiyelini kullanmak buna bir örnektir. Kuşkusuz ki, bu konularda yararlı sonuçlar elde etmek verilerin kapsamlı, sağlam ve bilgi açısından zengin olmasıyla doğrudan ilişkilidir. YZ modellerinden elde edilen aday sonuçların ilave analizlere tabi tutulması gerekmektedir. Bu süreçte laboratuvar testleri, prototiplere entegrasyon ve ticari amaçlı demonstrasyon faaliyetleri yerine getirilmelidir. Ayrıca, gerçek dünyada bir etki yaratabilmesi için ürünün endüstriyle ölçekte kullanıma sokulması gerekmektedir. YZ ile ilgili gelişmelere karşılık hala bazı teknolojilerin geniş ölçekte kullanımını engelleyen maliyet ve verimlilik sorunları vardır.

“Bilinen Bilinmeyenler”

Dünya Enerji Görünümü’ nde uzun vadeli tahminler yapılmakla birlikte YZ konusundaki analizlerin yakın döneme odaklı olduğu belirtilmektedir. YZ çok şey vadeden, ama aynı zamanda belirsizlik taşıyan, aşırı hatta abartılı heyecan yaratan yenilikçi bir teknolojidir. Henüz geniş kapsamlı ekonomik ve sosyal etkilerinin ne olacağı tam belli değildir. Ayrıca, gelişimini ve enerji görünümündeki yerini belirleyecek unsurlar açısından çeşitli “bilinmeyenler” bulunmaktadır:

  • YZ’ nin üretkenlik ve GSYİH’ nin büyümesi üzerindeki etkisi oldukça belirsizdir. Sayısal tahminler ortalamadan dönüştürücü etkiye kadar farklılık gösterebilmektedir. Yüksek büyüme daha yüksek enerji talebine işaret etmekle birlikte, tersine olasılıklar da vardır; mevcut YZ patlamasını destekleyen büyük yatırım ve değerlenme süreci yakın dönemde yanlış çıkarsa GSYİH’ da düşüşlere bile neden olabilir.
  • Donanım ve yazılımdaki verimlilik eğilimleri önemlidir. YZ ile optimize edilmiş çiplerin verimliliği konusunda büyük ilerlemeler kaydedilmesi ve bilgisayar paradigmalarında atılımlar yapılması mümkün görünmektedir. Ayrıca, YZ modellerinde de benzer verimlilik açısından ciddi potansiyel bulunmaktadır. Google tarafından yapılan son analizlerde bu konuya dikkat çekilmiş, Gemini modelinin Mayıs 2024 ile Mayıs 2025 arasındaki 12 aylık sürede komut/bilgi istemi başına ortalama elektrik sarfiyatının 33’ te birine düşürüldüğüne vurgu yapılmıştır.
  • YZ’ nin gelişiminin boyutları tam olarak belirli değildir. YZ tipi de önemli bir meseledir. Video ve görsel üretim metin üretimine göre çok daha enerji yoğundur. Aynı şekilde, YZ modellerinin çevrim içi görevlerde kullandıkları, bağımsız olarak karar alabilen ve eyleme geçebilen bir YZ formu olan Agentic YZ ‘nin iş yükü ve çalıştırılması da yüksek düzeyde enerji tüketmektedir.
  • Muhtemelen YZ’ nin orta vadede enerji sektöründeki en önemli etkisi enerji teknolojilerindeki inovasyonun hızlandırılması konusunda olacaktır. Ancak, oldukça kompleks olan mühendislik ve bilimsel güçlüklere anında çözüm getirebilmesi beklenmemelidir. Bu hızlanma zaman içinde enerji inovasyonunda kademeli olarak yaşanacak, önemli fakat çok da belirli olmayan kümülatif etkileri ortaya çıkabilecektir. Bu etkiler görünür olmaya başlayınca Enerji Görünümünde bir etken olarak dikkate alınacaktır. IEA bu konuları yakından izlemeye devam edeceğini beyan etmektedir.

 

Kaynak: International Energy Agency, World Energy Outlook, Kasım 2025,  World Energy Outlook 2025 – Analysis – IEA

Scroll to Top