
Hukuk ve Sosyal Bilimler Doktoru, Cinsiyet, Eşitlik ve Sürdürülebilirlik Uzmanı Carlos García Torres ile Röportaj / Ağustos 2025
Giriş
UNESCO, sosyal ve beşeri bilimler alanındaki yetki alanı çerçevesinde, yapay zekânın (YZ) geliştirilmesi ve kullanımı konusunda etik değerlendirmeler yürütmektedir. Üye Devletler, 2021 yılında, bu alandaki ilk küresel normatif araç olan Yapay Zeka Etiği Tavsiye Kararı’nı oybirliğiyle kabul etmiştir. Bu belge, YZ’nin sürdürülebilir kalkınmaya, sosyal adalete, eşitliğe ve insan haklarına katkıda bulunmasını sağlamak için ilke ve değerleri belirlemektedir.
Bu bağlamda, Loja Ulusal Üniversitesi’nden Sosyal, Siyasal ve Ekonomik Bilimler alanında lisans, hukuk ve hukuk doktorası derecelerine sahip olan Dr. Carlos García Torres ile bir röportaj sunuyoruz . Toplumsal cinsiyet, eşitlik ve sürdürülebilir kalkınma alanında lisansüstü çalışmaları bulunan Torres, Ulusal Uzaktan Eğitim Üniversitesi’nden (UNED, İspanya) Hukuk ve Sosyal Bilimler alanında onur derecesiyle (Cum Laude) “Cum Laude” Doktora derecesi almıştır. Doktora tezi “Ekvador Anayasa Tarihinde Hoşgörü ve Liberalizm” başlığını taşımaktadır.
Yapay zekâyı kültürel bir araç olarak nasıl anlamalıyız?
Öncelikle, yapay zekâyı kültürel bir araç, yani insan kültürü tarafından üretilen nesnelerin toplanması ve işlenmesiyle yaratılan yapay bir ürün olarak ele alalım. Bu açıdan bakıldığında, yapay zekânın insanlığın bugüne kadar kullandığı önceki teknolojik araçlardan temelde farklı bir unsur olduğu ve kullanımının yasal ve gerekli olmakla birlikte dikkatli bir etik yaklaşım gerektirdiği anlaşılacaktır.
Bu etik farkındalığın geliştirilmesinde dikkate alınması gereken bir diğer unsur, bilimin sosyal, politik ve ekonomik etkileri ve hiçbir teknolojinin asla tam anlamıyla tarafsız olmadığı gerçeğidir. Yapay zekânın gelişim tarihi, her zaman çok spesifik kültürel ve finansal ortamlarla bağlantılıdır. Günümüzde ise özü, Silikon Vadisi merkezli belirli şirketler ve bu şirketlerin küresel çıkarları etrafında dönmektedir. Buna, iki önemli oyuncuyu da içeren küresel jeopolitik ortam da eklenmektedir: Çin ve Avrupa Birliği.
Son olarak, yapay zekanın işlevini yerine getirebilmesi için gerekli olan teknolojik altyapının çevresel etkisi de göz ardı edilemeyecek bir unsurdur; bu etki enerji tüketimi, sera gazı emisyonları ve su kullanımı üzerindeki etkilere yansır.
Yapay zekâ kullanımında adaletin hangi yönleri dikkate alınmalıdır?
Yapay zekâ içeren herhangi bir uygulama, model veya sistemin sık ve ayrım gözetmeksizin kullanılmasının beraberinde getirdiği sosyal, politik, ekonomik ve çevresel boyutları göz önünde bulundurmalıyız. Öncelikle, veri ekonomisini ve üçüncü taraf verilerinin kullanımını düzenleyen mevcut ulusal düzenlemeleri dikkate almalıyız. Dil modellerine yüklenen metinlerin maliyetinin yanı sıra, üçüncü taraf fikri mülkiyet hakları kapsamında korunan metinleri yüklerken gösterilmesi gereken özeni de göz önünde bulundurmak önemlidir.
İkinci olarak, sorumlu vatandaşlar olarak, yapay zekânın bilimsel araştırmalara ve ülkemizin ekonomik kalkınmasına sağlayabileceği gelecekteki faydaları düşünmeliyiz. Rolümüzün yalnızca tüketici değil, aynı zamanda yenilikçi ve yaratıcı kullanımların kolaylaştırıcısı ve nihayetinde kendi çalışma alanlarımızda yeni uygulamaların geliştiricisi olmasını sağlamaya çalışmalıyız.
Yapay zekâ, insanlık açısından hangi ontolojik zorlukları beraberinde getiriyor?
Büyük dil modelleri ve diğer yapay zekâ teknolojilerinin ayırt edici bir özelliği, sanatsal ifadeler de dahil olmak üzere insan niteliklerini ikna edici bir şekilde taklit edebilme yetenekleridir. Bu kapasite, görünüşte insanlara özgü ayrıcalıklı bir onura sahip bir varlıkla etkileşime girme yanılsamasına yol açar. Bu durum, gerçekten insan olanı hatırlama sorununu ortaya çıkarır.
Çeşitli araştırmalar, çeşitli büyük dil modellerinin günlük kullanımının ve bunlara giderek artan bağımlılığın entelektüel potansiyeli sınırladığını göstermiştir. Yapay zeka kullanımına ilişkin sorumluluk iki yönlüdür: yalnızca bireyleri kişisel olarak değil, aynı zamanda gelecek nesilleri de etkiler.
Yapay zeka sistemlerinin güvenilirliği ve rasyonelliği konusunda nelere dikkat etmeliyiz?
Yapay zeka sistemi geliştiricileri tarafından en yaygın olarak savunulan iddialardan biri, bir “komut” ile, her zaman doğru olacağı varsayımıyla, gerekli bilgiye herhangi bir anda ulaşılabileceği fikridir. Bu iddia yalnızca kısmen doğrudur, çünkü büyük dil modellerinde %60’a varan hata oranları belgelenmiştir.
Bu nedenle, yapay zeka tarafından üretilen çıktılarla ilgilenirken içerik değerlendiricisi olarak hareket etmek çok önemlidir. Hataları ve önyargıları yalnızca her alanda uzman bir kişi tespit edebilir.
Bu, büyük dil modellerinin rasyonel olduğu yönündeki genel algıyla örtüşmektedir. Yapay zeka tepkilerini bilimsel ve sosyal rasyonalitenin nihai modelleri olarak ele almaktan kaçınmalıyız.
Büyük dil modellerinden elde edilen materyalin kullanımı sürekli incelemeye ve iyileştirmeye tabi tutulmalıdır.
Yapay zekâ tarafından üretilen metinlerde yazım ve atıf sorununa nasıl yaklaşmalıyız?
Genel olarak, metin üretmenin şeffaf bir yolu, yapay zekâ kullanımını kabul etmek ve kullanılan üretim sürecini açıklamaktır. Bu, özellikle yapay zekâ ile üretilen eğitim, tanıtım veya araştırma metinlerinin tanınmasında şeffaflığın önemini vurgular.
Büyük dil modellerinin bize genellikle diğer yazarlardan fikirler ve kaynaklar sunduğunu unutmamak önemlidir. Bu nedenle PROM, kişinin kendi çalışması ile büyük bir dil modeli tarafından üretilen içerik arasında ayrım yapar. Bazı model ve sistemlerin, üretilen metinlerde zaten filigran kullandığı ve bu sayede bunların yapay zekâ tarafından üretildiği kolayca anlaşılabildiği unutulmamalıdır.
Yapay zekâ kullanımının çevresel etkileri nelerdir?
Yapay zekâ modelleri ve sistemlerinin gerektirdiği muazzam miktarda enerji ve su kaynağının, onları her “uyarının” katkıda bulunduğu gizli bir çevresel tehdit haline getirdiği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle, kullanımları her zaman çevresel kaygılar göz önünde bulundurularak bilinçli ve sınırlı olmalıdır.
Dolayısıyla yapay zeka modelleri ve sistemlerinin sera gazı emisyonlarına ve genel olarak iklim değişikliğine olan katkısı hakkında sürekli bilgi sahibi olmak gerekiyor.
Atıf Notu: Yanıtların tüm içeriği Dr. Carlos García Torres’e aittir. Nihai belge, yapay zekâ araçlarının (Copilot) desteğiyle düzenlenmiştir. Bu metin, UNESCO’nun yapay zekânın etik kullanımına ilişkin eleştirel düşünceyi teşvik etme yaklaşımı çerçevesinde yayınlanmıştır.
Bu yayında kullanılan terimler ve burada yer alan verilerin sunumu, UNESCO’nun ülkelerin, bölgelerin, şehirlerin veya bölgelerin veya bunların yetkililerinin yasal statüleri ya da bunların sınırlarının belirlenmesi konusunda herhangi bir tutumunu ima etmemektedir. Bu çalışmada ifade edilen fikir ve görüşler yazarlara aittir ve UNESCO’nun görüşlerini yansıtmaz veya Kuruluşu bağlamaz.
https://www.unesco.org/en/articles/reflections-ethical-use-artificial-intelligence